Prof.Dr. Saim SAKAOĞLU’nun kaleminden
Mehmet Ali Uz
Altı yıldan fazla olmuş onunla ilgili ilk yazımı yayımlayalı... Belki 2001 yılının başında kaleme aldığım o yazıda Av. Uz'u yeterince tanıtamamıştım, ama tanıdığım kadarıyla yazmıştım. Bugün ise onu daha yakından tanıyorum. Daha farklı açılardan tanıtacağım onu bu yazımda. Ancak, o ilk yazımın baş tarafını aşağıya alarak o yılların duygularını bir daha hatırlamak istiyorum. 2001 yılının 15 Şubatında şöyle demiştim Merhaba'nın Akademik Sayfalar'ında:
Onu geç tanıdım, çok geç... Aynı on'lu yıllarda, 1930'larda doğmamıza karşılık birbirimizi tanımak beşinci on'lu yıllarımıza, yaşlarımız ellili basamakları tırmanmaya aşlayınca gerçekleşebildi. 1988'deki "Konya çıkarmam", bir yandan 40-45 yıllık çocukluk arkadaşlarımı kazandırırken bir yandan da dostlar arasına yenilerini de katıyordu. Yöneticiliğim, yazarlığım, Konyalılığım yeni dostlukların yeşermesini ne güzel de sulayıvermişti. Doğrusunu söylemek gerekirse, pek çok tanışmalarda olduğu gibi, Uz'la da ilk defa nerede karşılaştık, hangi güzel vesileyle bir arada olduk, hatırlamıyorum. Aralarında hiçbir maddi menfaat bağı olmayan iki insanın, hem de ömürlerinin üçüncü çeyrek yüzyılların içinde tanışmaları herhalde pek de kolay olmasa gerek... Her şeyin madde ile ölçülmeye başlandığı dünyada böylesi bir dostluğun kurulması elbette bazı ortak değerlere sahip olmakla yakından ilgilidir. Konyalılık, Türkçe sevgisi, gençlere yol göstericilik bu ortak değerlerde sadece birkaçıdır (s. 47).
Araya giren sıcak dostluk sohbetleri gösterdi ki biz 1960'lı yılların sonlarına doğru onunla tanışmışız. Ortak dostumuz, onun İmam-Hatip Okulundan, benim İstanbul Üniversitesinden arkadaşımız rahmetli Profesör Harun Tolasa, Konya'da buluştuğumuz bir yaz tatilinde onun Vakıf Çarşısı'ndaki yazıhanesine götürmüştü beni. Sayın Uz hatırlayamadıysa da, ben külleri fazlasıyla karıştırarak bir şeyler bulmaya çalıştım.
Mehmet Ali Uz, 1935 yılında Konya'nın, o zaman merkez mahallelerinden olan Kalecik Mahallesi'nde doğmuştur. Eski usulle söylemek gerekirse Halil Efendi'nin mahdumudur; validesi ise Hikmet Hanım'dır. Baba dedesi Sarı Ali Efendi (Ali Avni Uz) Cumhuriyet döneminin ileri gelen eğitimcilerinden olup Özel Füyuzat-ı Hamidiye Mekteplerinin (İbtidai ve rüştiye) sahibi ve müdürüdür. Anne tarafından soyu, Adliye Medresesinin kurucusu Müsevvitzade Adil Efendi ve onun oğlu şair ve müderris Mehmet Zari Efendi'ye ulaşır.
Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulunu bitirdikten sonra bir süre Bulgur Tekke Kur'an Kursu'na gider. Bu arada açılan İmam-Hatip Okuluna kaydolup 1958 yılında ilk mezunlardan biri olarak diploma alır. O, 1960-1961 öğretim yılında da Konya Erkek Lisesini bitirir, daha sonra da Ankara Hukuk Fakültesine kaydolur. Oradan 1967 yılında mezun olur.
Sayın Uz, liseyi bitirdikten sonra evlenir. Bu olayı ilk yazımızda şöyle anlatmıştık:
Üç kızının annesi Şükran Hanım'la 1962 yılında evlenir. Hem de kimin kızıyla? 35-40 yıllık arkadaşım, merhum Uğur Gürağaç'ın ablasıyla... Kayınpederi merhum Ahmet Hamdi Gürağaç'ın Uluırmak İlkokulundan, benim ilk göz ağrım, Hakimiyeti Milliye İlkokuluna gelişini daha dün gibi hatırlarım. Ben, yıllardan beri Zekiye İzgi hocamda ve hep A şubelerinde okuyorum; o da galiba dördüncü sınıftan itibaren B şubelerini okutmaya başlamıştı Böyle kayınpedere Uz gibi bir damat... Ne güzel yazgı...(agm., s. 48).
Uz çiftinin kızları sırasıyla ev hanımı, mimar ve doktordur..
Yaz gecelerinde, az da olsa, ortak dostlarla paylaştığımız sohbetlerin coğrafyası, benim tanımlamamla, Yaka-Meram-Köyceğiz üçgenindeki mütevazı bir yaz evidir. O evin, bana özel saatleri de vardır. Karadut yeme, ıhlamur toplama yaz aylarımızın vazgeçilmez güzellikleridir. Bize bu güzellikleri sunan dostumuzu 72 yaşına taşıyan dününden bazı çizgileri de kendi kaleminden okuyalım.
Sayın Uz, tam bir hayat hikâyesi avcısıdır. Aşağıdaki listede görüleceği üzere o, kimleri kalemiyle âdeta ikinci hayatlarına taşımamıştır ki. Elbette, Konya ağzıyla söylemek gerekirse, çıra dibine karanlık olmayacaktı ve aziz dostumuz kendi hayat hikâyesiyle de aramıza karışacaktı. Bakalım, o kendini nasıl tanıtmış bizlere o güzel kitabının ikinci cildinde; imlasına dokunmadan alıyoruz.
Lise dönemlerinden itibaren okumaya ve yazmaya karşı merakı vardır. Öğrencilik yıllarında Ceylani Sineması'nın hemen bitişiğinde Milli Eğitim Bakanlığı'nın Yayınevi Müdiresi olan bayanın tavsiyesi üzerine kitaplık kurmaya başladı.
Askerliğini yedek subay olarak Çorlu'da tamamladı. 25 yıl avukatlık, üç yıla yakın da Karapınar Noterliği yaptı. Büyük ideâllerle başladığı Avukatlık mesleğinden bazı sebeplerle soğudu. 1990 yılında yazıhanesini tasfiye etmeye başladı. 1992 yılında da fiilen avukatlığı bırakıp, araştırma ve kitap çalışmalarına yöneldi. Osmanlıca bilmesi bu dönemde çok işine yaradı.
İlkokuldan üniversiteye kadar her kademede hocalık yaptı. Avukatlık yaparken yedi yıl Konya Akşam Lisesi'nde edebiyat ve kompozisyon derslerine, 15 yıl kadar da S.Ü. Mühendislik-Mimarlık Fakültesi'nin bazı bölümlerinde İş Hukuku derslerine girdi. Hukuk Fakültesi'ne girdiği yıl, bir taraftan da Konya'da o yıl açılan Eğitim Enstitüsü'ne devam ediyordu. Altı ay sonra enstitü idaresince iki okuldan birisini tercih etmeye zorlanınca, Hukuk Fakültesini tercih ederek enstitüyü bırakmak mecburiyetinde kaldı. (Konya Kültürüne Hizmet Edenler 2, 2004, 317-318).
Bence mutlu bir "sâhib-i kalem" olan Sayın Uz'un yazarlığı, son nefesine kadar elinden kalem düşmeyen, Konya'mızın "Şeyhü'l-Muharriririn"i olan merhum Mustafa Ataman'ın yüreklendirmesiyle başlar. İlk yazısı daha öğrenci iken Yeni Konya'da yayımlanır. O, Hamle ve Konya Postası gazetelerinde günlük yazılar kaleme almıştır. Bu arada bir yıl kadar Konya Postası'nda 'genel yayın müdürlüğü' yapmıştır. Aynı gazetede dört yıldan fazla yönettiği Akademik Sayfa'sı, daha sonra Merhaba gazetesinde Akademik Sayfalar olarak sürdürmektedir. Her zaman söylediğimiz gibi onun bu sayfaları, gelecekte yazılacak olan Konya Ansiklopedisi'nin kaynaklarını oluşturacaktır.
Eski yazımızda, onun bu yoğun çalışmalarını şu cümlelerle taçlandırmayı denemiştik:
Akademik Sayfa. Dört yaşındaki bu çalışmanız sizi geleceğe taşıyacak olan tek oğlunuz! Nice kalemlerin körelmiş ucunu, oğlunuz, bir kalemtraş edasıyla açıvermedi mi?
Siz buna bir de binlerce sayfayı bulan Akademik Sayfalar'ı eklerseniz, delikanlının, babasını nasıl başarıyla temsil ettiğini göreceksiniz. Baba ile oğula uzun ömürler diliyoruz.
Sayın Uz, bir Türkçe sevdalısıdır. Aydınlar Ocağı başkanıyken yayımladığı broşür (acaba Türkçemizde ne demeliyiz?) onun bu alandaki duyarlılığını ortaya koyar. Zaman zaman "Hay hocam..." diye başlayan yakınmalarının çoğu dilimizle ilgilidir. Onun bu dil sevgisi, Konya'mızdaki pek çok aydını rahatsız edecek boyutlardadır. Onun, dünün tarih sayfalarında kalan Türkçesine duyduğu saygıyı günümüz bilginlerinin de yaşayan Türkçemize sahip çıkacakları günleri beklemektedir.
Sayın Uz'un bir başka yönü de dernekçiliğidir. Konya Türk Ocağı ile Yeşilay derneklerinin kurucularındandır. Ocak'ta 15 yıldan fazla başkanlık yapmıştır. Yeşilay'daki başkanlık hizmeti ise 20 yıldan fazladır. (Her iki derneğin ortak bir dairede çalıştıkları yıllarda, soba başındaki ilk dostluk sohbetlerimizi, orada verdiğim Prof. Dr. Mehmet Kaplan ve Âşık Mehmet Yakıcı adlı konferanslarımı nasıl unutabilirim ki...) Onun üstlendiği hayır cemiyetlerindeki hizmetleri de, kendisi için bir övünç kaynağıdır.
Sayın Uz'un özel hayatından da bazı çizgileri sunmak istedik; ola ki bazı 'hayat hikâyesi' yazan arkadaşlarımız da merak etmiş olabilirler.
O, 1993'te eşiyle birlikte kutsal topraklara gider ve 'Hacı' olur; onun hacılığı ertesi yılki yolculuğuyla katmerleşir.
Bazılarını benim de tanıdığım sekiz torunu vardır; hele o Melik, tam bir 'dede halefi' olacak gibi. 2007 yılında bir tura katılarak üçüncü defa pasaportunu kullanır. Suriye seferinde Şam ve Halep'i ziyaret ederler. Bu yolculuğun, fotoğraflarla süslenmiş hatıralarını bir süre sonra Merhaba'da yayımlamıştır.
SONUÇ
Benim 60'ıma merdiven dayadığım yıllarda o, merdivenden birkaç basamak tırmanmıştı. Belki de geç kalmış bir tanışmaydı bu. Ama, dostluğumuz, zamanın acımasızlığını güzel buluşmalarla tatlıya bağlıyordu. Kışlık evinde yediğimiz genevir helvasını bilen, tadan değil de adını hatırlayan kaç kişi kaldık ki? Ya yazlık evinde, geleneksel yastıklarla çevrilmiş oturma alanında, sohbetin en can alıcı yerinde, dostlarımızdan birinin başına, mesela Yard. Doç. Dr. Hasan Özönder'in veya benim başıma, devlet kuşu değilse bile "gökten düştü bir elma" hesabı, bir tatlı güzelliğin inivermesi, unutulacak gibi değil.
YAYINLARI
I. Kitapları
Kitaplarını tarih sırasına göre vermek yerine konularına göre vermeyi uygun bulduk. Bütün kitapları Konya'da basılmıştır:
A. Ansiklopedik Eserler
1. Baha Veled'den Günümüze Konya Âlimleri ve Velileri I, 1993.
2. Baha Veled'den Günümüze Konya Âlimleri ve Velileri II, 1995.
3. Konya Kültürüne Hizmet Edenler [1], 2003.
4. Konya Kültürüne Hizmet Edenler 2, 2004.
5. Baha Veled'den Günümüze Konya Âlimleri ve Velileri I-II, 2004.
B. Biyografik Çalışmaları
1. 75. Basın Yılında Mustafa Ataman / Hayatı ve Eserleri, 1997.
2. Ereğlili Müsevvit Mustafa Fehmi Efendi, Nuzumlalı Ahmet Hamdi Efendi, Sarı Ali Efendi, Çocukları ve Torunları, 2002.
3. Ankaravî Mehmet Dede, 2004.
4. Hafız Murtaza Efendi / Saçlı Hoca, 2005.
5. Lâdikli Hacı Ahmet Ağa, 2006.
C. Tarih Kitapları
1. İmam-Hatip Okulu / İlk Mezunları, 2005 (Halit Güler ile).
2. Konya Hukuk ve Baro Tarihçesi, 2006 (Konya Barosu Yayını).
Ç. Yeşilaycı Yayınları
1. Bağımlılık Yapan Maddeler, 1987.
2. Toplumu Çökerten Sosyal Afetler I / Kumar, 1994.
3. Toplumu Çökerten Sosyal Afetler I / Fuhuş, 1995.
4. Toplumu Çökerten Sosyal Afetler I / Bağımlılık Yapan Maddeler, 1996.
D. Derlemeleri
1. Kırk Hadis (Kısa Hadisler), 2001.
2. Şiirimizde Meşhur Beyit ve Mısralar, 2002.
E. Aktarma
1. Konya ve Rehberi, 1998 (Konya Aydınlar Ocağı Yayını).
M. Muhlis, M. Ferit, Mümtaz Bahri ve Faik Beylerin aynı addaki eserleri Osmanlı Türkçesinden aktarılmıştır.
F. Baskıda Olanlar
1. Hacı Veyiszade ve Ailesi.
2. Selçuk Es / Muhtasar Konya Ansiklopedisi (500 sayfa kadar).
G. Basım İçin Bekleyenler
1. Aydın Kimdir? Türk Aydını ve Özellikleri (Prof. Dr. Sedat Temur ile).
2. Konya Delibaş İsyanı.
3. Naci Fikret / Hayatı, Eserleri ve Yeni Fikir Dergisi.
II. Makaleleri
Sayın Uz'un kalemi bilimsel kitaplar hazırlarken aynı tür makaleleri de ihmal etmedi. Bir bölümü halk tipi olan yüzlerce makalesi gazete ve dergilerde yer aldı. Aşağıda onun makalelerinden seçme bir liste verilmiştir.
Makalelerinden Seçmeler
1. "Naci Fikret", Konya Postası, Akademik Sayfa, 1 (18), 25 Haziran 1998.
2. "Ahilik ve Esnaf Bayramı", Konya Postası Akademik Sayfa, 1 (15), 15 Ekim 1998.
3. "Vakıf Medeniyeti", Konya Postası, Akademik Sayfa, (22), 3 Aralık 1998.
4. "Cumhuriyet Nasıl Kuruldu ve İlân Edildi?", Konya Postası, Akademik Sayfa, 2 (73), 29
Ekim 1998.
5. "A. Sefa Odabaşı", Konya Postası, Akademik Sayfa, 2 (82), 30 Aralık 1998.
6. "Muallim Naci'nin Edebi Kişiliği ve Eserleri, Konya Postası, Akademik Sayfa, 2 (96), 13
Nisan 2000.
7. "B.M.M. Reisi ve Şer'iye Vekillerinden Hadimli Mehmet Vehbi Çelik, Konya Postası, Akademik Sayfa, 3 (129), 30 Kasım 2000.
8. "Osmanlı Döneminde Konyalı Şeyhü'l-İslâmlar", Yeni İpek Yolu, Özel Sayı II, Konya, Aralık 1999, s.9-14.
9. "Konya Atasözlerinden Seçmeler", Konya Postası, Akademik Sayfa, 3 (139-141),15 Şubat-1 Mart 2001.
10. "Vefat Yıldönümünde Selçuk Es", Konya Postası, Akademik Sayfa, 3 (167), 6 Eylül 2001.
11. "A. Rasih İzzet Koyunoğlu", Konya Postası, Akademik Sayfa, 3 (169), 20 Eylül 2001.
12. "Konya Çevresinin Türkleşmesi, İslâmlaşması ve İlmin yayılmasına Rolü Olan Bazı İlim Adamları", Yeni İpek Yolu, Özel Sayı IV, Aralık 2001, s. 61-64.
13. "Konya'nın Şeyhü'l Muharririni ve Asırlık Çınarını Kaybettik (Mustafa Ataman)", Konya Bülteni, S.29, İlkbahar 2002, s.114-116.
14. "Konya'da Başlayıp Mekke'de Noktalanan Bir Acıklı Hayatın Hikâyesi; Hafız Murtaza (Saçlı Hoca)", Konya Postası, 31 Mayıs-3 Haziran 2002, (üç yazı).
15. "Konya Hazire ve Kabristanları", Yeni İpek Yolu, Özel Sayı VI, Konya, Aralık 2003, 77-92.
16. "Şer'iye Sicillerinde 16. ve 19. Yüzyıllar Arasında Konya'da Mahallelerde Adları", Yeni İpek Yolu / Özel Sayı VII, Aralık 2004, 35-51 (Bekir Şahin ile).
17. "Konya Hazire ve Kabristanları II", aynı dergi, 301-342.
18. "1264 / 1848 Yılı Vergi Mükellefleri Listeleri Üzerine Bir İnceleme: Mahallelerde Doğu-Batı Gelişmişlik Farkı ve Yılın Vergi Rekortmenleri", Yeni İpek Yolu / Özel Sayı VIII, Aralık 2005, 27-43.
III. BİLDİRİLERİ
Sayın Uz, bazı bilimsel toplantılara da katılmış ve bildiriler sunmuştur.
Bildirilerinden Seçmeler
1. 1985 Milletlerarası Gençlik Yılı Dolayısıyla S.Ü. Gençlik Paneli, M. Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik Hizmetleri G. Md. M.E.B. Ankara 1987, s.73-76.
2. "Saraybosna'da İsa Bey Mevlevîhanesi", II. Milletlerarası Osmanlı Devletinde Mevlevîhaneler", Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Özel Sayı 2 (2), Mayıs 1996, s. 103-106.
3. "Konya İlim Adamları ve Manevî Sultanları", Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi, 2002 Yılı Kültürel Etkinlikleri Paneli, 10 Ağustos 2002, Konya'da Düşünce ve Sanat, Konya 2003, s. 331-336.
4. "Konya Kültürüne Hizmet Edenler", T. Yazarlar Birliği Konya Şubesi, Konya'da Düşünce ve Edebiyat Sempozyumu, 24 Mayıs 2003, Düşünce ve Edebiyat, Konya 2003, s. 114-116.
IV. Söyleşileri
Sayın Uz'un bazı söyleşileri gazetelerimizin kültür sayfalarında yer almıştır. Biz, burada, kendilerinin lütfedip bizimle yaptığı iki söyleşiyi, dostluğumuzun güzel bir eseri olmak üzere alıyoruz.
1. Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ile Nasreddin Hoca Üzerine, Konya Postası, Akademik Sayfa, 5-6 Temmuz 2000.
Bu söyleşinin gözden geçirilip az da olsa geliştirilen şekli için bk. Yedi İklim, 138-9, Eylül-Ekim 2001, 84-92.
2. Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ile Dil Üzerine Bir Sohbet, Merhaba, Akademik Sayfalar, 2 (12/126), 1 Kasım 2000, 89-91.