Online :
1
Bugün :
27
Toplam :
217170

Kalecelp Sultan'ın Kabri Bulundu

Birkaç yıldan beri tarihî Kalecik ve Kalecelp mahalleri üzerinde araştırma yapıyordum. Konya Şer’iye Sicillerinde gördüğüm iki kayda göre, Kalcelp mahallesinde Selçuklu döneminden kalma Erdemşah Mescidi’ine Kalecelp Sultan Mescidi dendiği gibi, mahalleye de Kalecelp Sultan Mahallesi deniliyordu.
H. 1069/M.1659 sene ve 18. defterin 105’inci sayfasındaki kayıt, Konya’da icara verilen dükkanın Kalecelp Sultan Mescidi ve mahallesine ait olduğu konusu, yine H.1084/M.1673 sene ve 19. defterin, 152. sayfasındaki kayıt da Kalecelp Sultan önünde bir yaralama olayı ile ilgili idi.
Adı geçen mescidin restorasyonuna başlananacağına yakın günlerde yazdığımız yazının bir bölümünde şunları söylemişiz:
“Bir gün öğle namazını bu mescitte kıldım. Namaz sonrasında mescidin imamına, evin altında bir kabir vesaire kalıntısı olup olmadığın sordum. Aldığım cevap şaşırtıcı idi. İmam efendi, evin altında yapılan küçük kazı sırasında iki kabir taşı çıktığını ve taşların hâlen bahçede mevcut olduğunu söyledi.
Birlikte evin altından geçip, arkadaki küçük bahçeye girdik. Bahçede gerçekten iki küçük kabir taşı vardı. Mescidin hocası son derece aklı başında, şuurlu bir insan. Çıkan taşları atmayıp muhafaza etmiş.
Kabir taşları, Selçuklu- Karamanoğlu dönemi kabir taşlarına benziyordu. Bu taşlara benzeyen taşlar halen, Hoca Fakih türbesi çevresinde de mevcut. Kabir taşlarının resimlerini çektim. Mescidin hemen güneyinde de küçük bir kulübe yer alıyordu.
Mesele anlaşılmıştı. Mescidin doğu tarafında pek çok tarihi mescit, cami ve türbede olduğu gibi, küçük bir hazire vardı. Buranın üzerine ev yapılmıştı.
Kanaatimize göre ve büyük bir ihtimalle, Kalecelp Sultan’ın türbesi, mescidin hemen güneyinde ve mescidin iki penceresi arasında, bahsettiğimiz kulübenin altında bulunuyordu. Dikkatimizi çeken diğer bir husus da, kulübenin bulunduğu yerin diğer taraftan biraz daha yüksekte bulunması idi. Bahçedeki bu kot farkı da kanaatimizi destekliyor. Kısa bir araştırma sonunda türbenin alt duvarları ve cenazelik bölümü ortaya çıkacaktır.
Hoca Efendinin 15 yıl kadar önceye dayanan anlattığı bir olay da, tahminlerimizi doğruluyor ve gerçeği tamamen ortaya koyuyordu.
1990’lı yıllarda evlerine, aynı mahalle sakinlerinden, merhum Dr. Ahmet Sait Uğurlu’nun kız kardeşi Behiye Hanım, bir gün yanında bir bayanla gelmiş. Hocanın hanımına, “Bizim çocukluğumuzda evin arkasın da bir türbe vardı. Müsaade ederseniz yatıra bir fatiha okuyup çıkalım” demiş. Hocanın hanımı müsaade etmiş, gelenler evin bahçesine geçmişler ve fatihalarını okuyup çıkmışlar. Olayı daha sonra bizzat hocanın hanımından da dinledim. Maalesef Behiye Hanım bundan birkaç yıl önce vefat etti.
Bu olayla Behiye Hanımın yaşı dikkate alındığında, 1930’lı yıllarda Kalecelp Sultan’a ait türbe hâlen ayaktadır. Türbe sonradan ortadan kaldırılmıştır.
Kalecelp Sultan’ın bir kale görevlisi olabileceği düşünülebilir. Bu isim görevi ile ilgili olsa gerek. Gerçek isminin ne olduğunu bilemiyoruz.
Mevcut evin altı açıldığında, yukarıda bahsettiğimiz iki kabirden başka kabirlerin de ortaya çıkacağını tahmin edilebilir”1
İki gün önce gördük ki, dediklerimiz aynen çıkmış. Kabir yukarıda belirttiğimiz gibi, mescidin iki penceresi arasında bulunmuş. Yine yukarıda bahsettiğimiz iki küçük kabirden başka küçük kabirlere de rastlanmış.
Böylece Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün mescitle ilgili olarak yaptığı çalışma sonunda tarihî bir gerçek, bütün çıplaklığı ile ortaya konulmuştur. Sayın müdürümüzün bu buluşu taçlandırılması ve kabri muhafaza altına alması gerektiğini düşünüyoruz.
Konya’da yıllarca türbe ve kabristan düşmanlığı yapılmış, yüzlerce tarihi türbe, kabristan ve hazire yok edilmiştir.
Bu çıkan kabrin kaldırılarak yerinin yeşillendirileceğinin söylenmesinden büyük üzüntü duydum. Bu kabir, sıradan bir kabir olmayıp, bir mahalleye adını veren zatın kabridir. Bu sebeple kabir mutlaka muhafaza edilmelidir.
Konya’da son kabristan kaldırma ve yok etme cinayeti, tarihî Şems Kabristanı’nın kaldırılmasıyla işlenmiştir.
Bugün Konya’da tarihi doku diye bir şey kalmamıştır. Pek çok tarihi eser ve doku, kazma kürek yıkılarak yok edilmiştir.
Medya, arka arkaya işlenen cinayetlerde cinayet faile için, seri katil tabirini kullanır. Bu tabir, Konya’da tarihi eserleri yok edenler hakkında da kullanılabilir. Bu vicdansız, tarih ve kültür düşmanı seri katiller de , arka arkaya tarihi eserlerimizi yok etmekten çekinmemişlerdir.
1950’lili yılların sonlarına doğru, yol ve meydan açma sevdasıyla Mevlâna Türbesi çevresindeki Selimiye İmareti, Başaralı Konağı, Saathane ve Türbe Hamamı gibi çok değerli tarihî eserler arka arkaya bu seri katiller tarafından yok edilmiştir. Önce yok edilenlerin de haddi hesabı yoktur. Bugün şehirde başka bir tarihî cinayet daha işleniyor. Bir gün bunun da üzerinde duracağız.
Konya Vakıflar Müdürü’müzün tarihi eserlere karşı gösterdiği hassasiyeti takdirle karşılıyor ve yapılanları dikkatle takip ediyoruz.
Yalnız Erdemşah Mescidi’nin doğusuna yapılan tuvaleti de anlamakta zorlandık. Mahalle aralarında kontrolden uzak yapılan tuvaletler, birçok problemi de beraberinde getirir. Değerli müdürümüzün bu konuyu bir kere daha teemmel etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir de çıkan tarihi taşları göremedik, onları da merak ediyoruz.

Telif Hakkı. Mehmet Ali UZ © 2007. Tüm Hakları Saklıdır.
Bilgi Rehber